"GEREDE ÇAYININ HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ"
İlhan Armağan ( Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu Başkan Yrd)
Şuan hayatta olan 1950/60/70/80/1990 ve 2000 li yıllarda çocukluğunu ve gençliğini bu yörede geçiren insanlar için çok çok önemlidir.
Çünkü,
Çocukluğumuzda en fazla zaman geçirdiğimiz yerdi Gerede çayı...
Zenginin çocuğu tatile deniz sahillerine veya Büyükşehir'lere giderken gurbette olan gariban işcinin çocuğu yaz tatilinde Köye koşarak gelirdi,
Çünkü Köyde gocaçay vardı.
Çayda vakit geçirmek herşeye bedeldi, çok keyifliydi ve Nasıl zaman geçtiğini anlayamazdık. Çocuklar İlk yüzmeyi, balık tutmayı, çayda öğrenirdi.
Bizim kuşağa sorsanız, hepsi yüzme bilir ve coğu yüzmeyi bu çayda öğrenmiştir. Yöre insanı fakir, gururlu, mert, Adaletli ve inançlı insanlardı.
Balığı yiyeceği kadar tutar, suyu kirletmenin günah olduğunu öğütlerlerdi. Ormanda yaş ağaç kesmek günah, yaş kesen baş keser derlerdi.
Anne baba tarlada, bahçede çalışır biz çocuklar ise çayda hem eğlenir hem de akşama kadar balık tutar eve öyle gelirdik.
Akşam eve gelen balıklar hem Akşam hemde Sabah kahvaltıda yenirdi.
Adana'da nasıl sabah ciğer yenirse, bizim Yöre insanımız da sabah balık yerdi.
Zenginin çocuğu spor salonu, spor sahaları veya parklarda oynarken bizim sosyal alanımız yine bu çaydı.
Çay kenarında her Akşam maç yapardık.
Okulda öğretmen "Pikniğe nereye gidelim? " diye sorduğunda herkes "Çay kenarına!" diye bağırırdı.
Çaya gitmek için can atardık.
Hafta sonları çay kenarlarında piknikciler olurdu.
Herkes ailesiyle çay kenarına pikniğe gelir balık tutar, et değil balık pişirir balıkla piknik yaparlardı.
çay kenarlarında 06-34-67-18 plakalı arabaları görmek mümkündü.
1970 lı yıllarda bizde (Doğancılar) ve Rafet Dayının bakkalı, 1980 li yıllarda Çalışlar köprü başı Hasan bakkal ı vardı.
Dışarıdan pikniğe gelenler buralardan eksiklerini alarak alışveriş yapardı.
Çay boyunca bahçeler olurdu.
Yazın herkes bahçesini onlarca çeşit sebze eker, kendi ürününü kendisi yetiştirir hatta satarlardı bile.
Su bol olduğu için her şey yetişirdi. Pazara sadece çay, şeker almaya giderlerdi.
Çayın kenarları yemyeşil, rengarenk meyve ağaçlarıyla doluydu.
Belki insanlarda Para yokmuş ama zenginlik varmış.
O zamanlar fark edemediğimiz ve bugün 40/50 yıl sonra farkettiğiniz zenginlik...
Sofralarda bugün Lüks köy kahvaltısı diye kişi başı 500-1000 lira verilen her şey o zamanlar sofralarımızda kendi ürettiğimiz doğal ürünler ile dolu olurdu. Tereyağı, bal, kaymak her şey vardı.
Şimdi kimin Masasında her gün hakiki bal, kaymak, tereyağı var doğruyu konuşalım.
Var ama esasında yok biz var sanıyoruz. Gerede çayı yöre halkının ekonomik gelir kaynağıydı.
Hatta 1980 li yıllarda ben çocukken Kapaklı gölünden Doğal akış ile Kapaklı bölgesine, Ertuğral köyü Tökür mahallesine Su motoru konularak Öte karşı dediğimiz, Çalışlar, Ertuğral, Ortaca Civarlarına Sulama kanalları yapılmış isteyen tarlasını isteyen bahçesini sulaması için sulama projesi yapılmıştı.
Biz çocukluğumuzda bunlarıda gördük.
Traktörü olanlar çaydan hem bölgede yapılan inşaatlara hemde Gerede'de yapılan inşaatlara kum taşır kum satarlardı.
O dönemde Gerede'de yapılan tüm evlerin kumu Gerede çayından taşınmıştır.
Yine çay kenarlarında söğüt ve kavak yetiştirip satarlardı.
Kışın söğütler kavaklar budanır bir sonraki kışın yakacak ihtiyacı karşılanırdı.
Ev Ahır samanlık yaparken gidip işletmenin ormanları kıydığı keresteyi almaz kendi kerestesini kendisi hazırlardı.
Hiçbirşeye para verilmezdi.
Hatta para hiç konuşulmazdı.
Bir yardıma ihtiyacınmı var komşular ile imece usulü halledilirdi.
Herkes birbirine yardım ederdi.
Harman (Güz) zamanı tarlada yorulan, terleyen büyüklerimiz akşam çayda hem yıkanır hem serinler hemde balık tutardı.
Güz sonu kadınlarımız biriken çamaşırlarını çaya inerek orada yıkar, paklarlardı.
Hatta köylerde çamaşırhanede bile çamaşır yıkasalar "Çaya iniyoruz!" derlerdi.
Başka il ve ilçelerde küçücük bir çay veya gölet Ekoturizm e dönerek gelir kapısı olurken bizde UTANÇ KAPISI OLMUŞ DURUMDA.
Oysa ki asgari ücrete tamah edileceğine, gündüz sigortalı işte çalışıp ek iş olarakta çayda Ekoturizm yapılabilir; kendi işinin patronu olunabilirdi.
Çok değil 2000 yılından önce sadece bizim Akçabey, Örencik, Çağış ve Akcaşer köyünde her köyden bir minibüs dolusu genç işe gidip geliyordu.
Bu işcilerin çoğu Tabakhane'de; sigortasız, sosyal olanaklardan uzak, çalışma saati net belirli olmadan çoğu zaman iş ne zaman biterse şeklinde çalışıyorlardı.
O dönem sigortasız çalışanlar bugün emekli olamıyorlar.
Bu insanlar köyleri keyfinden terketmediler!
İşte o gün bu işimizi gencimizi sömüren sistem bugün ise köylerimizi sömürmektedir.
GEREDE ÇAYI SİZİN İÇİN ÖNEMLİ OLMAYABİLİR AMA BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR. ELELİNİZİ VE PİSLİĞİNİZİ GEREDE ÇAYINDAN ÇEKİN !!!
#GEREDEÇAYITEMİZAKSIN